ATICIOBA – ALACAOLUK KALESİ
Bu rotamız, Gönen’in Atıcıoba Köyü’nden başlıyor ve Alacaoluk Kalesi önünden geçerek gene Atıcıoba Köyü’nde son buluyor. Mesafesi 16 km., zorluk derecesi ise KOLAY..
Atıcıoba Köyü’nün Gönen’e mesafesi 11 km. Gönen Çayının üzerindeki köprüyü geçer geçmez sola dönerek Karşıyaka Mahallesine giriyorsunuz ve buradan devam ederek Akçapınar ve Çınarpınar Köylerini geçiyorsunuz. Çınarpınar Köyünü geçtikten hemen sonra Atıcıoba Köyü ayrımına geliyorsunuz. Buradan köy sadece 1 km. kadar.
Köy meydanında araçlarınızı bırakın ve buradan aşağıya, çeşmeye doğru inen yola girin. Çeşmenin önüne gelince sırtınızı çeşmeye verin. Burası bir üç yol ağzı… En soldaki yol geniş ve çimlerle kaplı. Ortadaki yol toprak ve biraz daha küçük bir yol. En sağdaki, evlerin arasından geçen yol ise geldiğiniz ana yola bağlanıyor.
Ortadaki yola giriyoruz. Her iki tarafı makilik olan bu yol, vadinin içine doğru kıvrılarak ilerliyor.
Köyden çıkıyoruz…
Yolun henüz başları… İlk gurup fotoğrafımızı burada çektiriyoruz.
İşte yol böyle, her iki tarafı da çalılık…
Bir müddet sonra bir yol ayrımına geleceksiniz. Solda ki yol yemyeşil bir uçak pisti gibi… Sağda ki yol ise geldiğimiz karakterde… İşte siz soldaki yoldan devam edeceksiniz.
Yemyeşil çimleri görünce fotoğraf faslı başladı. Yolumuz sağdaki küçük yol….
Kısa bir süre sonra sol tarafta vadiye doğru inen yemyeşil bir alana geleceksiniz. Burada yoldan ayrılıyoruz ve alanın sol tarafından aşağıdaki dereye doğru iniyoruz.
Yemyeşil bir alandan, vadiye dere yatağına iniyoruz….
Kısa bir mola veriyor ve bol bol fotoğraf çekiyoruz….
Dere yatağına geldiğinizde, şirin mi şirin küçücük bir tahta köprü var. Emniyet açısından teker teker geçiyoruz. Ancak oldukça sağlam olduğu anlaşılıyor..
Bizim şirin tahta köprümüz bu….
Köprüden geçtikten sonra yeni bir toprak yola çıkıyoruz ve sağa dönerek, hafif bir tırmanışla bu yolu takip ediyoruz. Yola çıktıktan hemen sonra, sol tarafta, yol kenarında minik bir şelale var.
Şelale önünde fotoğraf çektirmeden olmaz…
Yol kenarında yağmur suları derin yarıklar oluşturmuş…
Yolumuz bol sulu bir yol. Sağımızdan solumuzdan küçük küçük derecikler akıyor ve sık sık yolumuzu kesiyor… Üstünden atlayarak yola devam ediyoruz.Bu yol üstünde pek çok çeşme de mevcut. Yani yolda su sorunu yok. Kişi başı 0.5 litre su yeterli..
Vadinin derinliklerine girdikçe ve irtifa arttıkça bitki örtüsü değişiyor. Artık her tarafımız kayın ormanı…
Her yer dere, her yer derecik…
Artık kayın ormanlarında yürüyoruz…
Bir müddet sonra sola dönen bir toprak yol daha karşınıza çıkacak, ama siz o yolu pas geçin ve sağdan devam edin. Biraz sonra bir 3 yol ağzına geleceksiniz ve tam karşınızda akmayan bir çeşme göreceksiniz. Buradan sağa dönün… Yaklaşık 200 metre sonra, yan tarafında bir masa da olan daha büyük bir çeşmeye geleceksiniz. Burası öğle yemeği için ideal bir yer. Hemen önünüzde akan bir dere ve küçük bir taş köprüde var..
Çeşmeden 100 metre önce, bir toplu fotoğraf daha…
Öğle yemeğini burada yiyeceğiz…
Köfteler pişmeye başladı… Ethem’e ”doğum günüdür, çalıştırmayalım” deyip acıyan yok…
Hanımlar ise fotoğraf çektirme derdinde…
Yemekten sonra kutlama… Şeyma ve Ethem’in doğum günü…
Arkadaşlarımıza nice mutlu seneler dileriz…
Yemek üstüne pasta… Harcanan kaloriler geri alınırken…
Bu soğukta, ateş başında sıcak çay harika…
Yola, çeşmenin karşısında ki küçük taş köprüyü geçerek devam ediyoruz. Köprüden sonra sağa döneceğiz ve tatlı bir eğimde tırmanacağız. Zirveye yaklaştıkça, yolun sağ tarafından ve uzaktan Alacaoluk Kalesi görünmeye başlayacak…
Köprüden hemen sonra yol böyle…
Bir açıklıktan zirveye ulaştığımızda, Alacaoluk Kalesi iyice görünür olacak. Yola devam ediyoruz ve kısa bir müddet sonra, Alacaoluk Kalesi ile aynı irtifada, sağa giden iki küçük eski yol göreceğiz. Yollardan sağdakine girip devam ediyoruz… Önümüze pek çok yol ayrımı gelecek… Ancak paniğe gerek yok. Alacaoluk Kalesinin tepesindeki bayrak direği, bir deniz feneri gibi size yol gösterecek. Zaten yolların çoğuda aynı yere çıkıyor.
Kale yolunun başlangıcı… Kayın ormanı bitti, artık bodur meşe ve çalılıklar var…
Yaklaşık 20-25 dakikalık bir yürüyüş ile Alacaoluk Kalesi önüne geliyorsunuz. Bu noktadan kaleyi görmek zor. Çünkü ağaç ve bitkiler görüşünüzü kapatıyor. Yolda sağa çıkan belirgin bir patika göreceksiniz. Bu patikayı takip ederseniz 250-300 metre sonra kalenin önündesiniz. Ancak şunu da söylemekte fayda var. Kale içi yıllar boyunca adam boyunca çalı çırpı ile dolmuş… İçinde yürümek zor. Zamanınız varsa kaleyi gezin. Yoksa yolu takip edin.
Başka bir mevsim çekilmiş fotoğraf. Kale girişi…
Yol çok küçük bir dere yatağından karşıya geçip devam ediyor. Bu yolu takip ediyoruz… İşte burası antik bir yol. Muhtemelen binlerce yıl önce yapılmış. Bu yol bizi ana yola kavuşturacak. Ondan sonra da Atıcıoba köyü oldukça yakın.
Burada harika bir yağmura yakalandık..
Ana köy yoluna çıktıktan sonra sağa dönüp, Çınarpınar köyüne doğru yola devam ediyoruz. Bir müddet sonra Atıcıoba köyü sağ tarafımızdan gözükmeye başlayacak. Yaklaşık 1-1.5 km. lik bir yürüyüş sonrası, yürüdüğümüz istikamette Çınarpınar Köyünü ve sağa dönen geniş bir yol göreceğiz. Buraya kadar sağa dönen bir kaç yol daha var, ancak onlar küçük. Bu yol yürüdüğümüz yol genişliğinde. Buradan Atıcıoba Köyü 1-1.5 km. kadar.
Looks a beautiful hike!
BeğenLiked by 1 kişi
Yes, It was a wonderful…
BeğenLiked by 1 kişi