DOĞA YÜRÜYÜŞ YOLLARININ KORUNMASI
Likya Yolu’nun açıldığı 1999 yılından günümüze, ülkemizde pek çok yürüyüş yolu daha hizmete girdi… Karia Yolu, St.Paul Yolu, Frig Yolu, İstiklal Yolu, Hitit Yolu, Melas Kervan Yolu, Kaçkarlar, Anabasis Yolu, Yenice Ormanları vb… Üstelik bu kadarla da kalacak gibi gözükmüyor. Yeni yeni yollar doğa yürüyüşçüleri için hazırlanıyor. Menderes Yolu gibi… Şunu kesinlikle iddia edebilirim ki, ülkemiz artık yürüyüş yolları açısından Avrupa’nın en zengin ülkesi haline geldi…
Bu yollar genellikle şu şekilde hazırlandı… Bir kaç doğa gönüllüsü arkadaş, bazen valilikleri, bazen kalkınma ajanslarını, bazen sanayi odalarını, bazen de özel kuruluşları ikna edip, onların desteğinde bu yolları hazırladılar ve bizlerin kullanımına sundular…
Ancak yollar hep aynı kalmıyor elbette… Bazen yeni açılan orman yolları, bazen toprak kaymaları, bazen seller, bazen büyüyen bitki örtüsü, bazen de yaban hayat ve en önemlisi insanlar tahrip ediyor bu yolları…
Birde turistik işletme sorunumuz var… Her gün büyüyen ve artan bir sorun bu… Müşteri çekmek isteyen bazı işletmeler, alıyorlar ellerine fırçayı boyayı, sanki yürüyüş yoluymuş gibi başlıyorlar işletmelerine doğru işaretlemeye… Sırtında ağır çantası, yorgun argın o günkü rotayı bitirdiğini sanan yürüyüşçüler de ancak saatlerce sonra anlayabiliyorlar yoldan çıktıklarını…
Son günlerde, özellikle işaretleme ile ilgili bu tip şikayetler iyice arttı…. Bu hem güvenlik, hem de turizm açısından son derece sakıncalı…
Peki bu sorunlar nasıl düzeltilecek?.. Yıllarca uğraşıp bu yolları hazırlayan arkadaşlar, ömürlerini bir de bu yolların korumasına mı adayacak? 820 km. lik Karia Yolu’nun X noktasında, kaybolan 3-5 işareti de bu arkadaşlar bulup tekrar mı işaretleyecek? Elbette bu neredeyse imkansız bir şey…
Bu ağır sorumluluğun, bireylerin sırtından alınıp kurumlara devredilmesi şart. Bunun en iyi örnekleri de ABD’de var. 3518 km.lik Appalachian Trail, 4286 km. lik Pasific Crest Trail, 5200 km.lik Continetal Dvide Trail gibi, olağanüstü uzun yolları bile son derece güncel tutmayı başarabiliyorlar… Bu yollar çok çok uzun olmalarına rağmen halen dünyanın en iyi işaretlenmiş yolları… Üstelik, yol boyunca her 8-10 milde bir, yürüyüşçülerin konaklayabileceği, tamamen ücretsiz barınakları da bu koruma kurulları yapıyor. Tüm bu işi organize edenler ve fiilen yapanlar gönüllü… (Sadece koruma kurulları binalarında tam gün ücretli çalışanlar istihdam ediliyor.)
Ben, başta ”Appalachian Trail Conservancy” olmak üzere, ABD’de ki koruma sistemlerini örnekleyerek, ülkemiz yürüyüş yolları için önerilerimi sunuyorum.
Appalachian Trail Koruma Kurulu
1. Yürüyüş yolu güzergahında ya da yakınlarında bulunan Dağcılık Kulüplerinin Başkanları ile yürüyüş yolunu hazırlayanlar bir araya gelmeli ve kuruculuk görevini üstlenerek, merkezi tercihan yürüyüş yolu üstünde olan bir dernek kurmalı… ‘‘Karia Yolu Koruma ve Geliştirme Derneği” gibi… Bu derneğin iki temel amacı olmalı. Karia Yolu işaretlerini güncel tutmak ve yolu geliştirmek… (Bu derneğin kuruluş aşamasına, tüzel bir kişiliği olmayan, ancak aktif olarak faaliyet gösteren doğa yürüyüş gurupları da dahil edilebilir.)
2. Bu güne kadar pek çok dernek ve spor kulübü kurmuş biri olarak şunu söyleyebilirim ki, böyle bir derneğin karşılaşacağı ilk ve en önemli sorun, tüm bu işlerin finansmanının nasıl sağlanacağı olacak… ABD’de ki doğa yürüyüş yolları koruma kurulları, finansman işini şu şekilde çözüyorlar.
a. Bağışlar: İnternet üzerinden yolun resmi sayfasına gelenler, sitenin görünür bir yerinde bulunan ”DONATE (BAĞIŞ)” butonuna tıklayarak istedikleri miktarda bağış yapabiliyorlar. Bu bağışlar genellikle küçük küçük rakamlar olsa da, özellikle trafiği yoğun yollarda ciddi rakamlara ulaşabilir. Ülkemizde bağış kültürü pek olmasa da, Likya Yolu gibi çok sayıda yabancının yürüdüğü yollarda bu bağışların iş görür rakamlara ulaşacağını sanıyorum.
Appalachian Trail Resmi Sitesinde bağış sayfası…
b. Sponsorluk/Reklam Gelirleri: Genelde dağcılık/doğa yürüyüşü malzeme üretici ve satıcıları ile, yürüyüş yolu üzerindeki turistik tesisler, yürüyüş yolu internet sitesinde, rehber kitaplarında ve dernek merkezinde reklamlarının yapılması karşılığında yürüyüş yollarına sponsor oluyorlar.. Bu sponsorluklar da ciddi bir gelir kalemi oluyor.
c. Rehber Kitap/Harita Satışları: Rehber kitaplar ve haritalar, üzerine bir dernek payı eklenerek fiyatlandırılıyor ve o şekilde satışa sunuluyor. Yürüyüşçülerin navigasyon açısından, rehber kitap ve harita almaya neredeyse mecbur olduklarını düşünürsek, en önemli gelir kaleminin bu olduğu hemen anlaşılıyor.
Eyalet eyalet rehber kitaplar… (Bu arada bu kitapların su geçirmez olduğu yazıyor..)
d. Ürün Satışları: Doğa yürüyüşçülerinin hatıra olarak satın alabileceği, stiker, tişört, şapka, buff, bandana, matara, kupa vb. ürünler hazırlanıp, belli bir dernek karı ile, internet sitesi ve dernek merkezinde satışa çıkarılıyor.
Appalachian Trail İnternet Mağazası
Bu ürünler genellikle koruma kurullarına sponsor olan üretici firmaların ürünleri oluyor.
e. Sertifika Gelirleri: Doğa yürüyüşçüleri, yol boyunca çeşitli noktalara uğrayarak, başlangıç noktasında kendilerine verilen formu kaşelettiriyorlar. Bu oralardan geçtiklerinin kanıtı oluyor. Kaşe noktaları, yol üzerinde ki dağcılık kulüpleri, outdoor mağazaları, spor mağazaları, pansiyonlar, oteller ve varsa dernek binaları oluyor. Yürüyüş sonunda da belli bir ücret karşılığı, dernek tarafından kendilerine ”Thru-Hike” sertifikası veriliyor…
f. Gönüllüler: Elbette derneğin en büyük gücü, işi fiilen yapacak gönüllüler olacak.. Yolun resmi sayfasından, gönüllü olmak isteyenler, kendilerini tanıtan ve çalışabilecekleri zamanları belirten bir başvuruda bulunacak… Dernek yolun kontrolü, işaretlerin yenilenmesi, kapanan yolların açılmasında, boş zamanlarına göre bu gönüllüleri kullanacak… Appalachian Trail resmi sitesinde, yaklaşık 6.000 gönüllünün yılda 200.000 saat hiç bir ücret almadan çalıştığı yazıyor. Çok büyük bir güç bu… Ayrıca bu konuda bölgedeki dağcılık kulüplerinden, doğa yürüyüş guruplarından da destek alabilir.
Gönüllülere bu tip kartlar veriliyor..
Bu barınakları da koruma kurulları, gönüllüler marifeti ile yapıyor.
3. Bu koruma derneklerinin etkin çalışabilmesi açısından, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile, Valilik/Kaymakamlık gibi idari makamlar ile sıkı bir koordinasyon ve işbirliğine de ihtiyaç var. Hatta belki yasal düzenlemeler de gerekebilir. Devletin bu derneklere sağlayabileceği imkanlar da şunlar olmalıdır…
a. Yürüyüş Yolları Koruma Derneklerinin ”Kamu Yararına Çalışan Dernek” statüsüne alınmasını sağlamak, (bu şekilde izin almaksızın bağış toplama ve çeşitli vergi muafiyetlerinden yararlanmak mümkün olabilir)
b. Bilerek ve isteyerek yol işaretlerini tahrip eden işletmelere/kişilere idari para cezaları kesilmesini sağlamak,
c. Yürüyüş yollarının km. si başına, belli bir ödeneğin derneklere aktarılmasını sağlamak.
d. Muhtarlıklar kanalıyla, yerel halkın dernekler ile sıkı bi işbirliğine girmesini sağlamak…
e. En nihayetinde, Yürüyüş Yolları Koruma Derneklerinin bir federasyon çatısı altında toplanmasını sağlamak…
Elinize sağlık. Bilgilendirici ve motive edici bir yazı. Eğer izin verirseniz yazınızı bir proje tabanı olarak kullanmak istiyorum.
BeğenBeğen