KARİA YOLU İZLENİMLERİ
Tamamını, en azından da Bozburun ve Datça Yarımadaları etaplarını yürümek niyetiyle başladığım Karia Yolu Yürüyüşünü, 5. gün sakatlanmam nedeniyle yarıda bırakmak zorunda kaldım.
Aylardır, küçük bir çocuk gibi heyecanla beklediğim bu yolculuktan, yıkılmış hayaller ve kütük gibi şiş bir sağ bacakla geri döndüm. Anlayacağınız hayat benim planlarımı hiç takmadı. Şimdilik yapabileceğim bir şey yok. Ama pes etmiş de değilim. İlk fırsatta bu yürüyüşü tekrar edeceğim.
Bu kısa süre boyunca Karia Yolu’na ilişkin edindiğim genel izlenimler şunlar.
1. Yürüdüğüm bölümde işaretlemenin gayet iyi olduğınu söyleyebilirim. Tamamen işaretlere bağlı kalarak yürüdüm. GPS’e başvurma ihtiyacı hiç duymadım. Sadece düzlüklerde çok kısa süreli küçük problemler yaşadım. O da hem tek başıma olmamdan, hem de düzlüklerin genel karakteristik özelliklerinden kaynaklandı. Bu bölümler biraz babalar ile desteklenmeli. Burada da iş doğa yürüyüşçülerine düşüyor. Karia Yolu henüz çok yeni. Zamanla işaretler yenilendikçe ve doğa yürüyüşçüleri yeni babalar yaptıkça çok daha iyi bir seviyeye gelecektir. Ben kendi adıma, yürüdüğüm ve işaretleri kaybettiğim bölümlerde 10’a yakın baba yaptım.
2. Karia Yolu, tamamen kayalık ve dağlık bir coğrafyada. O nedenle de parkurlar, sürekli tırmanış ve iniş içeriyor. Yani efor gerektiriyor. Benim geçen yıl Likya Yolu’nu yürürken rahatlıkla taşıdığım sırt çantası, burda ağır geldi. (Yaşlanmış ta olabilirim) Benim önerim, kamplı gitseniz bile sırt çantasının toplam ağırlığının (su dahil) 12 kg. geçmemesi. Bunun içinde yeni bir ekipman planlaması yapmak gerek.
3. Karia Yolu, Likya Yolu’na nazaran çok daha vahşi ve ıssız.. Henüz bir yaşında olması nedeniyle, özellikle yabancı yürüyüşçüler tarafından daha keşfedilmemiş. Likya Yolu’nun en ıssız bölümlerinde bile, mutlaka başka yürüyüşçülerle karşılaşırken, Karia Yolu’nda 5 gün boyunca hiç kimseyle karşılaşmadım. Bunun dışında yerleşim yerleri de çok daha seyrek. Sanırım hayvancılık ta çok az. Çünkü 5 gün boyunca sadece bir sürü ve çoban gördüm. Karia Yolu, bu vahşiliğini ve ıssızlığını, tanındıkça kısa zaman içerisinde kaybedecektir. (Bu yıl sanırım Berlin’de bir fuarda Karia Yolu tanıtım standı da kuruldu. )
Ben Karia Yolu’nun bu özelliğine bayıldım. Benim gibi vahşi ve ıssız coğrafyaları sevenler, kalabalık artmadan mutlaka bu yolu yürüsün. Sanırım 2-3 yıl içerisinde bu özelliğini kaybedecek.
4. Yol genel özellikleri itibarı ile Likya Yolu’na benziyor. Ne de olsa her ikiside aynı coğrafyanın, Güney Ege’nin yolları. Denize dimdik inen kayalıklar üzerinde, bir tarafınızda harika deniz manzaraları, diğer tarafınızda ise çam ormanları ya da makilikler. Zemin ise tamamen kayalık ve çarşaktan ibaret.
5. Su bu yolda da sorun. Neredeyse tamamen yerleşim yerlerine endeksli. Yerleşim yerleri de oldukça seyrek. O nedenle yürüyüş planlamasında, su gözönüne alınması gereken en önemli faktör. (Ben doğa yürüyüşlerinde oldukça fazla su tüketiyorum. Ancak herkes öyle değil. Benim 5-6 litre tükettiğim yerde, 1,5 lt. su ile yürüyen arkadaşlarım var.)
6. Kamp alanları oldukça kısıtlı. Genelde çadır kurabileceğiniz kadar bir alan yok. Olanlarda kaya düşme riski nedeniyle mutlaka uzak durulması gereken yerler. Su zaten yok. O nedenle kamplı yola çıkanlar, su ve kamp alanı planlaması yapmalılar.
7. Rehber kitaptaki tanımlamalar genellikle iyi. Ancak Bayır’a giden asfaltı tanımlayan bir bölüm, beni şaşırtarak 7 km. yanlış gitmeme neden oldu. (Bayır’ın Çiflikli Mahallesine gittim.) Burda benim de hatam var. Olayı özetleyeyim.
Bayır’a giden asfalta gelmeden 45 dk. kadar önce, bir su molasında rehber kitabı inceledim. Orada ”Bele vardığınızda sağa dönün ve mezarlığı geçtikten sonra tekrar sağa dönün, patika Bayır Köyüne iniyor. Asfalt yoldan sola dönüp, kahvelerin, dükkanların ve bir çeşme ve anıtsal bir çınar ağacının olduğu köy merkezine ilerleyin.” diyor. Özeti asfalta çıktıktan sonra sola.. Beynime bu kazındı. Ancak mezarlığı geçince doğrudan asfalt yola çıkılıyor. Asfalta çıkınca sola döndüm ve Bayır Köyünün Çiftlikli’ mahallesine gittim. (7 km.) Doğrusu ise asfalta çıkar çıkmaz sağa dönmek. Aslında kitapta ki tanımlama da tam yalnış değil. Ancak hiç mezarlık falan karıştırılmadan yazılsa çok daha kolay olur. ”Asfalta çıkınca sağa dönün” diye. Bu yol doğruca Bayır Köyüne gidiyor zaten..
Çok kısa bir bölümünü yürümüş de olsam, Karia Yolu‘na ilişkin gözlemlerim bunlar. Yürüdüğüm bölüme ait günlükleri ve videoları ise çok yakında yayınlayacağım.
İzlenimlerinizi bekliyorum İbrahim bey. Ben Beşparmak daglari ve Kapikiri köyü civarini yürüdüm. Buralar hem sakin hem de antik yerleşim, tarihi yol ve yerel kültürün olduğu yerler. Bu parkurlarin Milas yönüne olan kisimlarini yürümek için yol arkadaşı arıyorum.
Rahatsizliginiz için geçmiş olsun
BeğenBeğen
Teşekkür ederim Ahmet Bey. İyileşir iyileşmez Karia yolunu tekrar yürüyeceğim. Her ikimize uygun bir periyot olursa beraber yürümeyi bende isterim.
BeğenBeğen
Hocam geçmiş olsun, çok üzüldüğünüz kelimelerinizden belli oluyor ama bu sayfalarda yakın zaman içinde Avrupa turunuzu (belki de dünya) heyecan ile takip edeceğimi biliyorum.
BeğenBeğen
Çok teşekkür ederim Tahir Bey..
BeğenBeğen
Güzel bir site yapmışsınız, doğa tutkunuzu takdir ettim doğrusu..Başarılarınızın devamını diler İstanbul’dan selamlarımı sunarım.
BeğenBeğen
Teşekkür ederim Aydın Bey..
BeğenBeğen
Karia Yolu’ndaki maceranızın erken bitmesine gerçekten çok üzüldüm. Likya Yolu’nda yaşadığınız maceraları okuyunca sanki bende yaşamış gibi oluyordum. Bende Likya Yolu’na sizin yazılarınızı okuyarak tek başıma başlamıştım ancak daha ilk gün Hisarçandır’da düşerek belimi sakatlamıştım. Çok geçmiş olsun yeni yolculuklarınızı merakla bekliyorum ki bana biraz cesaret versin…
BeğenBeğen
Merhaba,
Likya Yolu’nda yaşadığınız talihsizliğe üzüldüm. Zaman zaman olabiliyor böyle şeyler. Ama hep olacak değil. Ben eğer dizim izin verirse Eylül ayında Karia yolu yürüyüşünü tekrar denemek istiyorum.
BeğenBeğen
Merhaba Mete bey, sizle mesajlaştıktan sonra açıkçası daha fazla sabredemedim ve yarın sabah yola çıkıyorum. İlham verdiğiniz için teşekürler.
BeğenBeğen
Yolunuz açık olsun. Bu kez herşey iyi olacak merak etmeyin.
BeğenBeğen
Mete bey öncelikle merhaba, gittim ve geldim. Öncelikle yürüyüşümün çok güzel ve keyifli geçtiğini söyleyebilirim. 3 günde Yanartaş’tan Karaöz’e yürüdüm ve her dakikadan keyif aldım. Doğada yalnız olmanın vermiş olduğu hissi tatmak çok ayrı bir duyguydu. Desteğiniz için teşekkür ederim. Bu arada Markiz Tepesi’nden Gelidonya Feneri’ne iniş harikaydı. Tekrardan görüşmek ümidiyle. Hoşçakalın.
BeğenBeğen
Merhaba,
Emin olun çok sevindim. Tek başına doğa yürüyüşü hem kendinizi, hem de doğayı tanımak açısından, gurup yürüyüşlerine nazaran çok daha etkili. Üstelik; yön duygusundan, güvenliğe pek çok konuda çok daha geliştirici.
Tebrik eder, gözlerinden öperim..
BeğenBeğen
Çok teşekkür ederim,
BeğenBeğen
Merhabalar, Karia yolunu Likya yolu ile karşılaştıracak olursanız doğal güzellik, antik yerleşimler, güvenlik ve parkurların zorluğu gibi tercihiniz hangisinden yana olurdu? Tabi illa birini tercih etmeniz gerektiğinde.
BeğenBeğen
Merhaba,
Bir kıyaslama yapmak zor. Ancak şunları söyleyebilirim. Genel olarak her iki yolda coğrafi özellikler açısından benzerlikler gösteriyor. Ne de olsa her iki si de aynı coğrafyaya ait.
Esas büyük fark, Karia yolunun çok daha ıssız olması. Çünkü yol çok yeni. Ben 5 gün boyunca köyler hariç hiç kimseye rastlamamıştım. Likya yolu ise çok işlek. Özellikle yabancı turist açısından. Gece kaldığınız pansiyonlarda, köy evlerinde 1-2 yabancı aile ile tanışmanız, onlarla birlikte sofraya oturmanız ve ertesi gün beraber yürümeniz mümkün. Yani ıssızlığı, vahşi doğayı arzuluyorsanız Karia Yolu, doğal güzelliklerin yanında yeni ve ilginç insanlarla tanımak istiyorsanız Likya Yolu daha uygun. Güvenlik ve antik kentler açısından bence bir fark yok.
BeğenBeğen