MANİSA TARZANI (AHMET BEDEVİ)

tarzan

Ahmet Bedevi..

Adı kendi söylediğine göre  Ahmet Bedevi… Cumhuriyet sonrası nüfus kayıtlarında ise Ahmet Carlak.. Halk arasında ki lakabı ise Manisa Tarzanı.

Ahmet Bedevi, 1899 yılında Bağdat’ın 100 km. kuzeyindeki Samarra Kentinde doğdu. Kerkük kökenli bir Türkmen’dir.

Gençliğinde, bir eğlence sırasında güzel bir kızla tanışır ve aşık olur. Bu kız, Türkmen kabile reisi Şeyh Tahir’in kızı Meral’dir. Kız ailesinden istenir, ardından nişan yapılır. Tam düğün hazırlıkları başlamışken,       I. Dünya Savaşı çıkar ve Osmanlı İmparatorluğu’da savaşa girer. Tarzan hemen cepheye koşar. Ancak sonuç çok ağır bir mağlubiyettir. Ahmet Bedevi I. Dünya Harbinde hangi cephede çarpışmıştır bilinmez ancak, savaştan sonra Hindistan’a geçer. Balta girmemiş ormanlarda yaşar bir müddet. Daha sonra da İran’a geçer.

Orada bir Türkmenden, nişanlısı Meral’in ve ailesinin İran’ın Gver Yaylalarında olduğunu öğrenir. Yayan, aç susuz günlerce yol alır ve nişanlısını bulur. Düğün hazırlıkları tekrar başlar ki, bir İran Gazetesinde Mustafa Kemal adında bir milli kahramanın, milli mücadeleye giriştiğini öğrenir. Artık ona tekrar cepheye girmekten başka bir seçenek yoktur. Bu kez nişanlısını da alır yanına ve Anadolu’ya geçmeye çalışır. Sarp bir kayalıktan geçerken nişanlısının ayağı kayar ve bir uçuruma düşerek ölür.

Ahmet Bedevi Anadolu’ya geçmeyi başarır ve Kazım Karabekir’in ordusunda Kafkas cephesinde er olarak görev alır. Kurtuluş Savaşı süresince de Gaziantep ve Kilis cephelerinde savaşır ve  gösterdiği yararlılıklardan ötürü, kırmızı şeritli İstiklal madalyası ile ödüllendirilir. (Ahmet Bedevi her resmi kutlamada göğsüne bağladığı bir palmiye yaprağı üzerine bu madalyayı takarak törenlere iştirak etmiştir)

662bedo

Gazi Ahmet Bedevi bir törende..

Nereden ve neden gelmiştir bilinmez ama, Kurtuluş Savaşı sonrası Manisa’ya yerleşir. (Söylencelere göre, geri çekilen Yunan Kuvvetlerinin yakıp yıktığı Manisa’ya enkaz kaldırmak için gelmiş ve daha sonra yanan ağaçları görüp yeniden dikip, Manisa’yı yeşertmek için kalmıştır.) Ona göre savaş bitmiştir ve yeni kutsal görev ”ağaç dikmektir”. Hiç durmaksızın ağaç diker, yeşillendirir Spil Dağını, Manisa’yı.. Ta ki ölümüne kadar..

Çok da yoksuldur Ahmet Bedevi. Spil dağında bir kulübede, yataksız, yorgansız, yastıksız yaşar. Üstünde de yaz kış bir şort vardır sadece.  Dede Niyazi’nin lokantasında yemek yer, karşılığında su taşır. Manisa Belediye’si onu işe alır ve ne iş verilirse yapar. Yaptığı işlerden biri de her öğlen saatinde Topkale’de ki topu ateşleyerek öğlen saatini haber vermektir. O nedenle ”Topçu Hacı” diye tanınır Manisa’da..

BFZEZgDCAAAF9ts

 Saçsız sakalsız hali..

1 Haziran 1933’de, 30 TL. aylıkla Manisa Belediyesi  bahçevan yardımcılığına getirilir.. Kendisi çok yoksul olmasına rağmen, 30 TL. aylığının çok büyük bir kısmını hep yoksullara harcar Ahmet Bedevi.. Çocuklara şeker, genç kızlara boncuk dağıtır. İsteyen vatandaşın bahçesini ücretsiz düzenler, eker, biçer..  Bu paraya tamah etmez hali, yardımseverliği, çalışkanlığı ve hoşgörüsü onu Manisa halkının sevgilisi yapar.

Atatürk ölünce, saç ve sakal bırakır.  Esmer çıplak teni, saç ve sakalı ona iyice gizemli bir hava verir. Hakkında pek çok efsane, söylence üretilir. Herkes bunlardan kendi beğendiğini ona yakıştırır. Bir gün başrolünde Johnny Weissmuller’ in oynadığı, 1934 yapımı ”Tarzan” filmi, Manisa sinemalarında gösterime girer. Tarzan, Ahmet Bedevi’ye çok benzemektedir. Halk hemen yeni lakabı yapıştırır. MANİSA TARZANI..

1 (8)

Ahmet Bedevi aynı zamanda iyi bir sporcudur. Manisa dağcılık Kulübünün kurulmasına ön ayak olur. Ağrı, Cilo, Demirkazık dağlarına tırmanır.

Saçlarının ve sakallarının bakımına da büyük özen gösterir Tarzan. Çiçeklerden yaptığı özel kokuları sürünür ve her zaman güzel kokar.

1950 Genel Seçimi’nde bayan bir öğretmenle birlikte Demokrat Parti (DP)  lehinde şehirde büyük bir kampanyaya girişir.  Kampanyaya tüm şehir halkı katılır. Sonuçta DP kazanır.

Manisa Tarzanı 1963 yılında, kalp büyümesi teşhisi ile hastaneye yatırılır. Onu hastanede tutmak pek mümkün olmaz. Ancak tekrar hastalanır ve hastaneye kaldırılır. 31 Mayıs 1963 günü de hayata gözlerini yumar.

Manisa Tarzanı belki de dünyanın ilk çevrecilerinden biridir. Gerçek bir doğa aşığı ve savaşçısıdır. Hakkında kitaplar yazılmış, filmler çekilmiş ve pek çok  heykeli dikilmiştir. Türk halkı gerçekten Ahmet Bedevi’yi çok sevmiştir.

Manisa Dağcılık Kulübü Kurucularından Haydar AKSAKAL anlatıyor:

Tarzan’la birlikte Konya’ya gitmiştik. Orada Mevlana Müzesi’ni gezmeye karar verdik. Tarzan, kenti her zamanki gibi şortuyla geziyordu ve müzeye geldiğimizde kapıdaki görevli, onu bu kılığıyla içeri alamayacağını söyledi. İçeri girmek için direnmemiz işe yaramadı. Ancak daha sonra Tarzan, görevliye kapıdaki tabelayı gösterdi. Tabelada Mevlana’nın o meşhur sözü, “Ne olursan ol gel” yazıyordu. Bunun üzerine görevli çok mahcup oldu; özür dileyerek bizi içeri kendisi davet etti.

Tarzan her zamanki gibi Konya’da da kılığıyla çok dikkat çekmişti. İnsanlar onu görmek ve ona dokunmak için birbirini eziyor, zaman zaman trafiğin bile aksamasına neden oluyorlardı. Bu nedenle dönemin Konya Valisi şehirde gezmemizi yasaklamıştı ve şehirden ayrılana kadar stadyumda kalmamızı istemişti. Niğde’de de insanların izdihamı yüzünden ezilme tehlikesi atlatıp polise sığındık. Buna rağmen Tarzan insanların arasına çok karışmayan, içe kapanık bir yapıdaydı.”

 

MANİSA TARZANI ALBÜMÜ:

 

Comments
One Response to “MANİSA TARZANI (AHMET BEDEVİ)”
  1. Yahya Lüle dedi ki:

    Gerçek bir efsane Manisanın Atatürk’ü

    Beğen

Yorum bırakın