KARİA YOLU – BOZBURUN YÜRÜYÜŞÜ 6. GÜN (27 MART 2016)
Sabah gün doğmadan uyandım. Saat 05.00… Henüz hava aydınlanmamış… Daha zamanım var. Biraz daha uyumaya çalıştım ama uyuyamadım. Çünkü dün gece 21.00 den beri, 8 saat, teknede ana kucağında sallanır gibi tatlı tatlı uyumuş ve uykumu iyice almışım… Kalktım, toparlanmaya başladım. Tam sırt çantamı toplamayı bitirmiştim ki, Duran kaptan geldi ve beni kahvaltıya çağırdı..
Hacer Hanım harika bir kahvaltı hazırlamış. Hep birlikte kahvaltı ettikten sonra bu güzel insanlara veda edip, yola koyuldum…
Bugünkü rotam, Karamaka, Tola ve buradan da Taşlıca’ya dönüş. Oldukça uzun bir rota. Çünkü dünden kalan ekstra bir 6 km. lik Loryma – Tola etabı da Tola-Taşlıca etabına eklendi… Sanırım ancak hava kararırken Taşlıca’ya varabilirim. Bu rotada su iki noktada var. Tola Limanı ve Antik Çeşme de… Daha sonra Taşlıca’ya kadar çok uzun bir bölümde su yok.
Karia Yolu, restaurantın hemen sağından, deniz kenarında ki bir kayanın üstünden başlıyor ve denizin biraz üstünden, koyun büyük bir bölümünü dolaşarak içerilere doğru giriyor. Sahilden ayrılıp içeri doğru girmeye başladığımda işaret problemi de başladı. Rehber kitapta, çoban barınağının yanında ki yabani zeytin ağaçlarının yanından geçen patikaya girin diyor. Baktım her yer zeytin ağacı… Soldaki zeytin ağaçlarının önünden geçen patikayı denemeye karar verdim. 300 – 400 metre gittim hiç bir işaret yok. Geri döndüm. Tam da bu esnada çoban barınağından genç bir çocuk çıktı. Bahçede de bir kadın var. Karia Yolu’nu sordum. Ovadan dümdüz tepeye doğru gitmemi söylediler. 200 -300 -400 metre gittim, hiç bir işaret yok. Şüpheye düştüm. Tam dönmeye niyetlenirken, vadinin bitip tepeye tırmanışın başladığı noktada Karia Yolu işaretini gördüm. Arada başka hiç bir işaret olmadan bu noktayı bulmak çok zor. Eğer çocuk yol göstermese, sanırım burada saatlerce işaret aramak durumunda kalabilirdim.
Yavaş yavaş tepeye tırmanmaya başladım. Eyvah ki eyvah… Her yer dize kadar dikenli çalılar ile kaplı. Belirgin hiç bir patika yok ve işaretleme çok kötü… Hem işaret aramakla uğraşıyorsunuz, hem de çalılarla..
Kah işaretleri kaybedip, kah bularak tırmanmaya devam ettim… Gene işaret aradığım bir anda, yukarıda yanında iki köpeği olan bir çobanla karşılaştım. Bana ”Gel işaret burada” diye seslendi. Hemen yanına gittim. Gerçekten işaret orada. Bu işaret arama işini kolaylaştırma adına, Karia Yolu’nun Karamaka’ya kadar hangi tepeleri izlediğini bana göstermesini istedim. O da bana ısrarla kestirme yolu göstermeye çalıştı. Ona işaretleri bırakamayacağımı söyleyince, biraz da bozularak karşı tepeler üzerinden Karia Yolu’nun genel bir tarifini yaptı..
Karia Yolu bu noktada sağdaki tepeye tırmanıyor ve yamaçtan karşı tepelere atlayıp Karamaka’ya uzanıyor. Tekrar tırmanmaya başladım. İşaret sorunu sürüyor. Artık yürüyüş zamanı kadar, işaret aramaya da zaman ayırıyorum… Bu şekilde, bugün Taşlıca’ya ulaşmam neredeyse imkansız. Ancak mutlaka belirgin patikaların olduğu bölümler de vardır umudundayım.
Bir müddet sonra, karşı tepenin yamacına geçeceğim bir noktada Karia Yolu Tabelasını gördüm. Üçlü bir tabela… Loryma, Aşardibi ve Tola istikametlerini gösteriyor. Tola 3 km. yazıyor.. Anlaşılan işaret araya araya 3 km. yi 1.5 saatte almışım. Yani saatte 2 km. Çok düşük bir ilerleme hızı. Bu noktada sırt çantamı çıkardım ve 5-10 dk. kadar dinlendim. Sonra hızla Karamaka’ya doğru yola çıktım. İşaret sorunu hep aynı…
Sanırım 10.00 gibi Karamaka’ya geldim. Çok geç bir saat. Buradan daha Tola’ya gidiş dönüş var. Artık eminim bu şekilde kesinlikle bugün Taşlıca’ya ulaşamam. Ulaşıp ulaşamamak önemli değil, sonuçta çadır kurup geceleyebilirim. Ancak Antik Çeşme’den sonra, Taşlıca’ya kadar su yok ve oradan dolduracağım 3 litre su bana ertesi güne kadar kesinlikle yetmez. Çünkü günde 6-7 litre su tüketiyorum. Susuzluk hiç bana göre değil. Aslında sırf bu sorunu çözmek için çok güzel bir su filtresi almıştım. Yani yol kenarında pis bir su birikintisi bile bulsam, kendi içme suyumu elde edebileceğim. Ama inanın Taşlıca’dan bu noktaya kadar, dikkatle bakmama rağmen bir damla su bile göremedim.
Ani bir kararla Tola’ya gitmeyi iptal ettim ve dönüşe başladım. Çünkü Karamaka’dan Tola’ya gidip gelmek bana en az bir saat daha kaybettirecek. Bu bir saat, işaret ve su sorunun olduğu bu bölümde çok değerli olabilir.
Karia Yolu tabelasına tekrar geldim ve buradan Aşardibi istikametine saptım. Yol hep aynı. Patika yok, her yer çalılık ve işaretler kötü… İşaret araya araya saat 12.30 gibi antik çeşmeye geldim. Tam da zamanında. Çünkü Loryma’dan çıkarken yanıma aldığım 3 lt. suyun 2.5 lt.sini tükettim bile. Çeşme başında oturdum, dinlendim, video çektim. Su beni mutlu ediyor, sularımı doldurdum ve tekrar yola çıktım.
Meğer bu noktaya kadar aslında pek bir sorun yokmuş. Çünkü esas sorun bundan sonra başladı. Artık işaretleri kaybettim mi, kolay kolay bulamıyorum. Sırt çantamı çıkarıp uzun uzun aramam gerekiyor. Bulup sırt çantamı yükleniyorum… 1-2 işaret sonra tak, işaretler gene kayboluyor. Tekrar işaret arama faslı başlıyor. Yavaş yavaş sinirlenmeye de başladım. Çünkü neredeyse hiç mesafe alamıyorum…En sonunda Kıran Gölüne ulaştım. Göl dediğime bakmayın. Büyük bir çamur havuzu. Etrafta otlayan inekler var.
Burada çok uzun süre işaret aradım. Belki 30, belki 40 dk. – Bu rotayı yüreyeceklere şimdiden söyleyeyim. Karia Yolu işaretlerini gölün sağında arayın. – Nihayet işareti bularak yola devam ettim. Ancak 3-5 işaret geçtim. Pat işaretler gene kayboldu. Hiç abartmıyorum belki de yürüme hızım saatte 500 metreye bile düşmüş olabilir.
En sonunda bir noktada işaretleri tamamen kaybettim. Sırt çantamı çıkarıp her yöne, gittikçe menzili arttırarak baktım. İşaret yok… Öylesine ki, artık geri dönüşlerde sırt çantamı bile zor buluyorum… Bakmadığım yön, çalı arkası kalmadı ve en sonunda havlu attım… Sırt çantamın yanına oturdum ve ne yapacağımı düşünmeye başladım… İlk olarak ”Kendi rotamı kendim açabilir miyim?” bunun değerlendirmesini yaptım.
Benim el tipi bir GPS’im var. Rota kaydı almıyor, sadece yol noktası kaydedebiliyorsunuz. Yani sadece kaydettiğiniz noktaya olan yönü ve kuş uçumu mesafeyi görebiliyorsunuz. Bu rota üstünde ise kayıtlı iki noktam var. Biri Taşlıca Köyü, diğer nokta ise Serçe Limanına giden asfalta çıktığınız nokta…
GPS’ten Taşlıca’ya baktım, mesafe kuş uçumu 10.5 km, asfalta çıkışa ise mesafe 6.5 km… Sık sık keşif ve bushwhacking yaptığım için, kendi rotamı kendim açma konusunda oldukça deneyimliyim ve bu deneyimim bana hemen ”bu işi hiç deneme” dedi…. Çünkü coğrafya çok sert … Bu kuş uçumu mesafede pek çok sarp tepeleri ve derin vadileri aşmam gerekecek.. Bu dik tepelerin çoğu ise, ancak belirli 1-2 noktadan geçit veriyor… Yani bu noktaları bulup, onlarca tepeyi ve vadiyi akşama kadar aşmak imkansız… Yeni bir plan yapmam lazım…
En mantıklı çözümün, antik çeşmeye dönmek olduğuna karar verdim. Buraya dönüşte işaret sorunları olsa da, henüz 1-2 saat önce geçtiğim için kolaylıkla dönüş yolunu bulabilirim… Çeşmeye ulaştığımda ise kamp kurarak geceleyeceğim ve sabahta, hem vücut su rezervlerini, hem de mataralarımı doldurmuş olarak tekrar Taşlıca’ya dönmeye çalışacağım…
Yola koyulmak üzere ayağa kalktığımda aşağılardan bir hışırtı geldi ve beyaz bir keçi, büyük bir kayanın üstüne sıçradı. Mesafe 50 metre kadar. Keçi de bana bakıyor… Aaaaa bir de baktım, keçinin iki ayağı arasında kırmızı beyaz Karia Yolu işareti var. Hemen oraya gittim. Evet deminden beri aradığım işaret burada ve ben onu tamamen bir tesadüf sonucu buldum….
Sevinçle yola koyuldum. Evet işaret sorunu devam ediyor ama, tekrar bulup yavaşta olsa ilerleyebiliyorum. Bir müddet sonra patikalar da iyice belirginleşti ve daha hızlı ilerlemeye başladım…. Tabi bu aynı zamanda GPS’e işaretlediğim asfalta çıkış noktasına da süratle yaklaştığım anlamına geliyor. Artık çok gerekirse kendi rotamı kendim de açabilirim sanırım.
Biraz sonra sol taraftan denizi de görmeye başladım. İşaretler hala sizi tereddüte düşürecek kadar seyrek. Ancak artık çok belirgin bir patikada gidiyorum ve tereddüte düşsem bile ilerlemeye devam ediyorum. Nice sonra bir işaret önüme çıkıyor ve bana doğru yolda olduğumu gösteriyor.
Saat 18.30 da, küçücük bir koyun önünde inşaatı devam eden iki eve geldim. Evlerin altında, koyda harika bir ev daha var. Bu evin sahibini kıskandım… İnşaatın önünden geçen toprak yol Taşlıca asfaltına çıkıyor. Daha 7-8 km. yolum var ama sorun yok. Geçte olsa bu akşam Taşlıca’ya ulaşacağım.
Toprak yoldan 20-25 dk.lık bir yürüyüş sonrası asfalta çıktım. Bir tabela var. Taşlıca 7 km… Üstelik hep tırmanış… En az 2-2.5 saat sürer..
Hiç durmadan vurdum asfalta.. Hızla tırmanmaya başladım ve çok kısa bir süre sonra su kaynattım… Sakat dizim ağrımaya başladı. Adalelerim, belim her yerim ağrıyor.. Çok sert bir yürüyüş oldu çünkü… Demek ki yol ararken adrenalinden bu ağrıları hiç fark edememişim. Şimdi rahatlayınca hepsini iliklerime kadar hissediyorum.
Artık Taşlıca’ya çok az kaldı. Ancak hava da iyice karardı. 10-15 dk. sonra zifiri karanlık olacak. Durdum. Sırt çantamdan kafa fenerini aldım… Tekrar yürümeye başlamıştım ki, arkamdan bir araç geldi ve durdu. Bir karı koca var arabada… Taşlıca’ya gidiyorlarmış onlarda. ”Atla götürelim” dedi adam… Hiç ikiletmeden bindim arabaya. Taşlıca girişinde imiş evleri. Bana kahvenin yolunu tarif ettiler… Ara sokaktan kahvehaneye doğru tırmanmaya başladım.. Niyetim kahveden sularımı doldurup, bir iki de çay içip Selimiye istikametine devam etmek ve bulduğum ilk uygun yerde kamplamak…
Kahveye girdim, sırt çantamı çıkardım, attım kendimi bir masaya. Hemen bir ayran söyledim. 2 gün önce konuştuğum gençler de kahvede… Nerelere kadar ulaşabildiğimi sordular. Söyledim, şaşırdılar. Sanırım benim yaşımda birinin, sırtında yük, yürüyerek oralara kadar gidebileceğine inanmamışlar.
Derken kahveye 14-15 yaşlarında bir çocuk geldi. ”Abi dün bir araba geldi, içindekiler seni sordu. Buradan tek başına yürüyen emekli bir deniz subayı geçti mi? diye” dedi. Şaşırdım kaldım. Kim beni Taşlıca’da arar… Acayip merak ettim. Kutsal kasenin sırrından sonra, en büyük 2 nci gizem bu artık benim için. Eğer bu arkadaşlar güncemi okurlarsa, lütfen bana ulaşsınlar ve bu gizemi aralasınlar.
Bizim kahveci gence sordum, ”kamp kurabileceğim sakin ve düzgün bir yer var mı?” diye. ‘‘Burada kalabilirsin” dedi… ”Bizim kahvenin üstü eski evimiz, orada kalırsın, her şey var.”… Şaşırdım, Taşlıca’da konaklama imkanı yoktu… Sanırım bu iki yılda, köylerde de turizmin önemi anlaşılmaya başlanmış…
Biraz sonra gencin babası geldi. 35 TL.na, yeme içme ve konaklama dahil anlaştık. Çıktık yukarı. Bir odada, bir çek yat ve iki kişilik bir yatak var. Ayrıca banyo ve tuvalet imkanı da var.
Hemen duşa girdim. Sonra atladım yatağa ve girdim battaniyelerin altına. Radyomu açtım, rakımı ve yiyeceklerimi çıkardım… 2. dublede sızlayan adalelerim iyice gevşedi ve ağrılarım kayboldu. Huzur içinde uykuya daldım..
macera güzel devam ediyor ancak biraz yazılarınızı hızlı yazın lütfennnn..
BeğenBeğen
Merhaba, Şu an kulüp faaliyetlerimiz de çok yoğun. Fırsat bulduğum her an yazmaya çalışıyorum. Ancak bu kadar yazabildim. Ay sonu sezonu bitireceğiz.Sanırım o zaman daha hızlı yazma imkanım olacak…
BeğenBeğen
Abi yol güncenizin devamı gelmedi bekliyoruz 🙂
BeğenBeğen
Uzubn bir tatil yaptım.Yakında tekrar yazmaya başlıyacağım…
BeğenBeğen
Heyecanla bekliyoruz ustad emin ol bekleyen o kadar cok ki
BeğenBeğen
Beyefendi gerçekten size bravo . Bölgeyi çok iyi bilen biriyim . 1 günde bu yolu yapmanızı çok takdir ettim . İşaretlemeler konusunda çok haklısınız . Zaten bir kısmı da çok yanlış rotalar izliyor . Mesela , keşke Karamaka ya giderken çobanın yol tarifini dinleseydiniz . Çünkü çok daha kolay . Neyse herşeye rağmen size bravo .
BeğenBeğen