DYATLOV GEÇİDİ FACİASI (TEORİLER)

Dyatlov Geçidinde neler meydana geldi? ”Olaylar ve belgeler”i bir önceki postta vermiştik. Şimdi de mevcut bilgi ve belgeler üzerine oluşturulan teorilerden bahsedelim..

https://dogayakacis.com/2014/08/31/dyatlov-gecidi-faciasi-olaylar-belgeler/

Öncelikle şunu söylemekte yarar var. O devrin kriminal/adli tıp teknolojisi günümüzde ki kadar gelişmiş olmadığı ve savcılıkça doğru dürüst bir soruşturma yürütülmediği için, Dyatlov Geçidi Faciasında pek çok soru cevapsız kalmıştır. Eğer bu kaza günümüzde olmuş olsaydı, eminim şu an her şeyi detayları ile biliyor olurduk.

9 kişinin öldüğü bir olayda cevapsız bu kadar çok soru olunca, doğal olarak hayal dünyası devreye giriyor ve senaryolar üretiyor. Olaydan beslenmek isteyen basın ve sinema dünyası bu bilinmezleri kendi lehine sonuna kadar kullanıyor. Üzerine kameraların, mikrofonların çevrildiği uzmanlar ve tanıklar ise kendini önemli, olayı da gizemli kılmak için elinden geleni yapıyor. En sonunda da  herkesin kendisine ait bir teorisinin olduğu, gizemli bir olay ortaya çıkıyor.

Öncelikle şunu söylemeliyim. Olayı ruhlara, uzaylılara ve Kar Adamı Yeti’ye bağlayan senaryoları hiç ciddiye almıyorum. O nedenle de bu yazının konusu dışında tuttum.

rick callaway dyatlov pass photographs

Açıklamalarını insanla ve doğal fenomenlerle yapmaya çalışan senaryoları ise, hiç bir ön yargı duymadan ciddiye aldım ve inceledim. Bunlardan, gençlerin aldıkları uyuşturucu etkisiyle çıldırdıkları teorisi ile, rüzgarın infrason (insan kulağının duyamayacağı seviyedeki düşük frekanslı ses) bir ses üreterek, onları çıldırttığı teorisini çok fazla zorlama buldum. Bunları da inceleme dışında tuttum.

Bu elemelerden sonra, farklı versiyonları olmakla birlikte, temel olarak 3 ana senaryo kalıyor. Bunları en tutarsızından, en tutarlıya doğru şu şekilde sıralamak mümkün.

       ** Mansi ya da yırtıcı hayvan saldırısı

       ** Gizli bir silah denemesinde ya da buna tanık oldukları için KGB tarafından öldürülmüş olabilecekleri

       ** Çığ

Dyatlov Geçidi Faciası’na ilişkin temel soru şudur?  Gençleri, -17 C soğukta çadırlarını yırtarak 1,5 km öteye kadar kaçıracak korkutan şey neydi?

Bu sorunun cevabı verilebilse, diğer tüm soruların da cevabı bulunabilecektir. Yani olayın gelip düğümlendiği nokta burasıdır. Bu nedenle yukarıda ki 3 teoriyi, önce bu temel soruya verdikleri cevap açısından inceleyecek ve daha sonra diğer soruları ortadan kaldırıp kaldıramadığına bakacağız.

SENARYO – 1 : MANSİLERİN VEYA YIRTICI HAYVANLARIN SALDIRISI SONUCU ÖLDÜLER

mansi2

Mansiler

Mansiler, Batı Sibirya’da yaşayan, dilleri, gelenekleri, yaşam tarzları farklı izole bir topluluktur. Sayıları 7.000 civarındadır. Dini inanışları Pagandır. Bu nedenle Hristiyan Ruslar tarafından pek sevilmezler ve haklarında derin bir önyargı mevcuttur. Önyargılar ve olayla bire bir örtüşen bir Mansi efsanesi, bu senaryonun doğmasında neden olmuştur.  Gençlerin öldüğü dağın adı Mansi dilinde Ölüler Dağı’dır ve efsaneye göre  9 Mansi bu dağda bilinmeyen bir nedenle ölmüştür. Ayrıca KGB‘nin pek çok Mansi‘yi tutuklayıp bu olay nedeni ile sorgulaması da, teoriye malzeme vermiştir.

Mansi ya da yırtıcı saldırısı, ana soruyu karşılayacak bir cevap üretmesine rağmen, çok zayıf bir teoridir. Çünkü teoriyi destekleyen hiç bir bulgu yoktur. Hatta tüm bulgular aksini söylemektedir.

Bir Mansi veya yırtıcı bir hayvan saldırısında, gençlerin çadırı panik halinde terketmeleri elbette mümkündür. Ancak bu saldırının mutlaka izleri kalırdı. Oysa hiç bir iz yoktur. Sadece çadırdan çıkan ve sedir ağacına doğru giden tek bir ayak izi vardır, o da çıplak bir ayak izidir. Yani muhtemelem kaçan gençlerden birine aittir. Cesetler üzerinde bir boğuşma ve harici darp izi yoktur. KGB tarafından sorgulanan tüm Mansiler‘de, bir kanıt bulunamaması nedeniyle savcılıkça serbest bırakılmıştır.

SENARYO – 2 : GİZLİ BİR SİLAH DENEMESİNDE ÖLDÜLER YA DA BUNA TANIK OLDUKLARI İÇİN KGB TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜLER

1990 yılında gazeteci ve yazar Anatoly Guschin, Rus yetkililerin tanıdığı ayrıcalıklar sayesinde bazı fotoğrafları ve önceden bilinmeyen detayları gün ışığına çıkarır. Pek çok belgenin ortadan kaybolduğunu fark eder.  1999 yılında, araştırmaları sonucu ürettiği, gizli bir silah teorisini,  “Sırların Bedeli, Dokuz Yaşam” adlı bir kitap haline getirir.. İşte bu teorinin temeli, Anatoly Guschin‘in araştırmalarına dayanır.

Soğuk savaş döneminden kalma bu tip senaryolara hep kuşkuyla bakmışımdır. Genelde ABD’nin, Hollywood sineması aracılığıyla yıllarca yaptığı propagandanın başarısı olarak düşünürüm. Ancak bu senaryoyu hemen reddedetmek de pek kolay değil. Çünkü bazı bulgularla destekleniyor.

Senaryonun can alıcı soruya cevabı şu. O gece çadır civarında yapılan bir nükleer test ya da bir gizli silah denemesi, gençlerin panik halinde çadırı terk etmesine neden oldu…

Böyle bir olay, gençlerin panik halinde çadırı terk etmesine neden olabilir mi? sorusuna ”EVET” cevabını vermek zorundayız. Çünkü çadırın yakınında, atmosferde gerçekleşecek bir nükleer patlamanın, ya da çadıra çok yakın uçan bir roketin yaratacağı sonic patlamanın gençlerin aklını alması kesindir. Bu durumda değil çadırı, duvar olsa delip çıkmaları muhtemeldir. Ama hemen arkadan şu soruyu sormak gerekir. Böyle bir olayın vuku bulduğuna dair yeterli işaret var mıdır? İşte bu teorinin yaratıcılarının ileri sürdükleri  deliller..

     a. Olayın geçtiği gece, 50 km. ötede bulunan başka bir kayak ekibi, gökte tuhaf turuncu ışıklar görmüşlerdir.

     b. Ocak ayından, mart ayı sonuna kadar bölgede bu tip gökyüzünde ışık görme vakaları çok sık rapor edilmiştir.

     c. Yuri Doroshenko daha önce, Ekaterinburg‘a 150 km. mesafede bulunan ve nükleer silahlar için plütonyum üreten MAYAK isimli gizli bir askeri tesiste çalışmıştır.

     d. Alexander Zolotaryov‘, öğrenci olmamasına ve yaşça gençlerden çok büyük olmasına rağmen guruba nasıl girmiştir? Üstelik gerçek adı Semyon olmasına rağmen neden kendini Alexander diye tanıtmıştır? Ekip lideri Dyatlov, neden onu gruba almak istememiştir ve daha sonra niye almıştır? Tüm bunlar Zolotaryov‘un KGB ajanı olarak  suçlanmasına neden olmuştur. Gerçekten de bu şüpheli hususlar, iddia sahiplerine kesin olarak ”HAYIR ”demeyi mümkün kılmamaktadır..  Ancak kesin bir ”EVET” demek de münkün değildir. (Ancak bir KGB ajanıysa, o zaman niye öldü sorusu ortaya çıkmaktadır.)

     e. Herkesin panik halinde kendini dışarı attığı bir dehşet anında, Alexander Zolotaryov’un fotoğraf makinesini yanına almasına, içinde ki çok önemli bir ya da birkaç fotoğrafın neden olmuş olması ihtimal dahilindedir.

     f. Son 4 cesedin elbiselerinde ki yüksek radyasyon, gizli bir radyoaktif  silah denemesini işaret ediyor olabilir.

    g. Bazı cesetlerde ağır kırıklar olmasına rağmen, dışarıdan darbe izi yoktur. Bu tip kırıklar ancak nükleer bir patlamanın blast tesiri (nükleer patlamadan sonra oluşan çok güçlü basınç dalgası)  ile oluşabilir. (Bu iddia neden benzer kırıkların diğer 5 cesette oluşmadığı ya da çevrede işaretlerinin görülmediği sorusuna cevap verememektedir. Çünkü nükleer bir patlamanın blast tesiri, herkesi ve her şeyi vurur. Kaçmak mümkün değildir. Eğer böyle bir nükleer patlama gerçekleşmiş olsa, blast tesiri ile civardaki tüm ağaçların da yıkılması gerekir.)

     h. Rus yetkililerin soruşturma ve otopsi aşamasında ki garip tutumları. (KGB elemanlarının cenazelere hiç kimseyi yaklaştırmaması, otopsi sonrası temizlik elemanlarını bile otopsi odasına sokmayıp, temizliği de doktorlara yaptırması, cenazelerin mümkün olduğunca sessizce gömülmeleri için çaba göstermeleri vb.. )

    i. Dyatlov‘un fotoğraf makinesinde olduğu iddia edilen gökteki ışıklar fotoğrafı ve bir arama kurtarma ekibi tarafından fotoğraflandığı iddia edilen metal parça (Bu fotoğrafların varlığı hiç bir resmi belgede yok. Sonradan üretilmiş olması kuvvetle muhtemel) 

Bu hipotez, ana soruya yeterli bir cevap vermekle birlikte, diğer sorulara kısmen cevap verebiliyor. Daha doğrusu, diğer soruları başka sorularla karşılayıp lehine bir kanı oluşturmaya çalışıyor. Ancak açık bazı noktalar  var. Örneğin, onları paniğe sevkederek çadırdan kaçıracak derecede yüksek bir patlamanın, mutlaka bölgede çok derin izlerinin olması gerekir. Ancak bu yoktur. Aynı şekilde KGB tarafından öldürülmüş olsalar, mutlaka bunun da izleri olması gerekir. Ancak bu da yoktur. Gene de bu teori, işi ruhlara, uzaylılara, kar adamı Yeti’ye bağlayan teorilere göre çok daha mantıklıdır.

SENARYO – 3 :  BİR DİZİ KÜÇÜK ÇIĞ TEORİSİ

Benim aklıma en çok yatan teori bu oldu. Neredeyse tüm sorulara mantıklı bir cevap üretebiliyor.

1. Gece yarısı büyük bir gürültü ile gelen küçük bir çığ, çadırı karlar altında bırakır. Kar altında kalan gençler çadırı keserek panik halinde kendilerini dışarı atarlar. Devam eden küçük çığlar nedeniyle, emniyetli gördükleri ormanlık alana doğru gitmeye çalışırlar. En son gelen küçük bir çığ, ekip üyelerinden bazılarını vurur ve 4 kişiyi dere yatağına sürükleyerek, 2.5 metrelik  mini uçurumdan düşürür. Bunlardan 3’ü ağır şekilde yaralanır. Ludmila Dubinina‘nın da düşme sırasında çenesini yere vurması nedeniyle dili kopar.

Ancak bu teoride sıcak bakmayanların dayanak noktası, kamp yerinin çığ oluşumuna uygun olmamasıdır. Fakat bu değerlendirme doğru değildir. Çünkü kamp yerinde 15 derece eğim vardır ve 15 derece eğim çığ oluşumuna izin verir. Sadece katastrofik (yıkıcı) çığlar oluşmaz, küçük çığlar oluşur. Arama-kurtarma ekibi üyelerinden bazıları da, bölgede çok açık çığ izleri olduğunu söylemişlerdir.

Daytloffz_group_26 (1)

 Kamp yeri eğimi 15 derece

001

 11-28 derece arası bir eğim küçük çığ oluşum bölgesidir

     2. Gece karanlığında birbirinden ayrı düşmüş ekip üyeleri kendi başlarıının çaresine bakmaya çalışırlar. Dere yatağına düşen 4 kişiden yaralanmayan Alexander Kolevatov, karın soğuk etkisinden kısmen de olsa kurtulabilmek için dallardan bir zemin oluşturur ve yaralı arkadaşlarını buraya taşır. Diğer 5 kişi ise sedir ağacı yanında bir ateş yakarak ısınmaya çalışırlar. Gecenin zifir karanlığında yakınlardaki kuru dalları göremezler ve sedir ağacının dallarını kırarak ateşi beslerler.

     3. Meteorolojik tahminlere göre o gece ısı – 17 C, rüzgarın hızı ise 36-54 km/saat civarındadır. Bu windchill etkisi gözönüne alındığında  – 35 C demektir ve çok kısa zamanda hipotermiye neden olur. Bu yüzden açıkta ve çıplak olan gençlerde, çok kısa sürede hipotermi belirtileri başlar.

           Sedir ağacı altında ateş yakan guruptan, 3 kişi (İgor Dyatlov, Zina Kolmogorova ve Rüstem Slobodin) kıyafetlerine ve ayakkabılarına ulaşmak için kampa geri dönmeye çalışırlar. Ancak hipotermi nedeni ile kampa ulaşamayarak yolda ölürler. Diğer iki kişi (Yuri Doroshenko ve Georgi Krivonischenko) ise, vücut fonksiyonlarının bozulması ve hissizleşme nedeni ile ateşe iyice yaklaşırlar. Bunların ayak ve şakaklarında görülen yanıklarn nedeni budur.

           Nehir yatağına düşen 4 kişi ise sırayla hipotermiden ölmeye başlar ve sağ kalanlar ölenlerin kıyafetlerini giyerek hayatta kalmaya çalışır. En sonunda tamamı ölür.

BURAYA KADAR TÜM SORULARA MANTIKLI CEVAPLAR ÜRETEN BU TEORİNİN TEK AÇIK NOKTASI, BİR DİZİ KÜÇÜK ÇIĞ OLUŞMUŞ MUDUR? SORUSUNA KESİN BİR ”EVET” CEVABI VERİLEMEMESİDİR. ÇÜNKÜ TEK BİR KÜÇÜK ÇIĞ, MUHTEMELEN GENÇLERİ 1,5 KM. UZAĞA KAÇACAK KADAR KORKUTMAZ. BUNU DA ARTIK ÖĞRENMEK HİÇ BİR ZAMAN MÜMKÜN OLAMAYACAKTIR.

Comments
10 Responses to “DYATLOV GEÇİDİ FACİASI (TEORİLER)”
  1. metin dedi ki:

    tüm teorileri uzmanlarca yapılan yorumları okudum dinledim hatta guruptaki ilk öldüğü sanılan rüstemin bişkekli türk olduğunu ve çok cesur soğukkalı ve kuvvetli biri olduğunu öğrendim burda pek çok arkadaş düzgün empati yapamamış -20 – 30 derece soğukta askerlik yaptım şahsen o soğukta çıplak açık alanda bulunmak hele yüksekse bu soğuğa -10 daha ekler o çadırdan çıkmak ölümdür nasıl bir korku donarak ölümü tercih ettirir neden geri dönüp elbise almadılar otopside dış etkenli darp izi yokken vucut iç basıncı nasıl kaburga kırar birinin dili ağız kenarlarında dahi yara izi yokken nasıl kopar kendilerini hiç savunamamışlar fiziki temas hiç olmamış çadıra çok yakın olanlar son ana kadar çadıra yönelmemiş donma olayı başlayınca yapılan eylemleride yarım kalmış yakın çevresinde kuru dallar varken neredeyse 1 -2 metre kareden dışarı çıkmayıp yaş dalları yakmak zorunda kalmışlar birinin giysisindeki yanıklar nasl oluştu.
    benim teorimse cinler üzerine ıssız yerlerde insanların denk gelmiyeceği ortamlar toplanıp barnırlar çok çarpılma durumları bu yüzden kırsallardadır bir çok somut gerçek vakalar mevcutdur bazı cinniler yakınındaki herşeyi kendiliğinden yakabilir bunu bilerek isteyerek yapmazlar yaradılış farklılıklarından oluşur cine inanmak islama göre farzdır çok kişi kırsalda açık alanda tuvalet ihtiyacını giderirken çarpıldığını belirtmiş bir kaçını şahsende tanırım hatta abim çocukken küçük su dökerken çarpıldı bu bilgiler ışığında bence bu gençlerin başna gelen cin fıkrasında bir aşiretin bölgesine çadır kurup evlerine yada sofralarına abdest bozdular çadır içten yırtıldığında çadır dışında iki kişi giyinik pozisyondaymış bu iki kişi çığlığı onları panikletip çadır dışına çıplak çıkartmış olabilir ve bence kıyafeti yanan cinin ilk çarptığı kişidir cinin üzerine abdest bozmuş olabilir ülkemizde cinniyle evli olup yaşayan çok kişi vardır ve cinnininde kafiri müslümanı vardır bunların başına gelen garip olayda dil kopması fizik kurallarını zorlar cinsten sanki görünmez bir el hiç temassız ağız kapalıyken dili çekip almış dış yara zorlama izi yok radyona gelince cinlerin radyomanyetik dalga yaydıkları uzun zamandır söylenir

    Beğen

    • ali dedi ki:

      çığ teorisinede cesetlerin üzerinde bulunan ağır radyasyon miktarı uymuyor. Ayrıca Dış yara almadan kemikler nasıl kırılmış nehir yatağına düşüp kırılsaydı dıştan bir iz olurdu.
      Blast teorisinde ise kafatası gibi kırılması çok güç kemikler kırılırken kırılması basit olan kemiklerin sağlam olduğunu görüyoruz. Ayrıca bu teoride gözler yerinden nasıl çıktı yada diğer 5 kişiye nasıl hiç bir şey olmadı. Ayrıca birisinin ağzında köpük bulunmuş. Buda çığ teorisini zayıflatıyor.

      Beğen

  2. okan bayar dedi ki:

    Her ne kadar bu korkunç olayı, bilimsel gerçekler-gerekçeler çerçevesinde, doğa-fizik koşulları kapsamında düşünmek istesek de, ortada ne bilimin, ne doğanın cevap verebildiği, her cevabında çöken bir garabet, bir akıldışılık var. Umarım bu olayda o dönemin Sovyet yönetiminin ve KGB’nin bir tertibi vardır. Kaza sonucu ya da bilerek, bir deney amaçlı bu gençleri öldürmüş, olaya gizem katıp kafaları karıştırmak için cesetler üzerinde oynayıp, gerekli mizansenleri yaratarak (çadırın yırtılması vs.) örtbas etmek istemişlerdir. Umarım böyledir. Aksi takdirde, doğaüstü varlıklar veya uzaylılar ihtimali halinde sadece ben değil, tüm insanlığın büyük bir rahatsızlık, depresyon, şok yaşamaları mümkün…

    Beğen

  3. Mete dedi ki:

    Benim teorim şu. Öncelikle çadırın kurulduğu yer hatalıydı. Kar fırtınası nedeni ile güneşin batmakta olduğunu geç farkettiler

    Beğen

  4. Mete dedi ki:

    Benim teorim şu. Öncelikle çadırın kurulduğu yer hatalıydı. Kar fırtınası nedeni ile güneşin batmakta olduğunu geç farkettiler. Saati de kontrol etmeyi unutmuş olabilirler. 1,5 km uzaktaki ormanı görmediler veya oraya gitme durumunda çok geç kalabileceklerini hesapladılar.
    15 derece eğimde çadırı kurabilmek için karı düzleştirip üzerine çadırı kurdular. Çadırın zemini büyük ihtimal toprakta değil karın üstünde kalıyordu. 5 kişi çadırın içine girip önce ayakkabılarını ve ardından ortam ısındıkça diğer ağır giysileri çıkarıp uyku tulumlarına girdiler. Diğer dördü dışarıda son rütuşları yapıp daha sonra içeri girdiler ve ayakkabılarını çıkardılar. Bunlar dere yatağında bulunan, nispeten daha iyi giyimli olan dağcılardır. Bu arada havanın kararmış olması gerekiyor. Birden bir uğultu ve altındaki karların kayması ile çadır hareket ediyor. Bir şaşkınlık anı ve aynı olay tekrarlanıyor.
    Karlar altında kalma korkusu ile Sonradan çadıra girmiş olan dörtlü çadırın kapağını açarak dışarı fırlıyor.Çadırın diğer ucundakiler onların çıkışını bekleyemeyip panik içinde bıçak ile çadırı kesip çıkıyorlar. Eğimin bittiği ormanlık alana kadar koşuyorlar. Çalılıklara vardıktan sonra büyük bir ağaç görüp altında toplanıyorlar. Ağaç dallarını kırarak ateş yakıyorlar. Daha iyi giyimli olan 4 kişi önceki gün geride bıraktıkları stok çadırına gidip yardım malzemesi getirmeye karar veriyor. 3 kişi hızlıca çadıra geri dönüp eşyalarını almaya gidiyor. İkisi ise onlar gelinceye değin ateşin başında bekliyor.Çadıra dönenlerden önce Dyatlov.düşüp kalıyor. Rüstem birşeye takılıp düşerek başını çarpıyor ve bayılıyor. Zina ise çadıra ancak 650 metre yaklaşabiliyor.
    Dörtlü grup ters yöne doğru ilerlerken öndeki üçü karanlıkta görmedikleri zemini taşlık bir çukura düşüyor. En arkadaki Kolevatov son anda düşmekten kurtuluyor. Düşme anında biri kafasını çarparak ölüyor. Diğer ikisi ise kaburga kemiklerini kırıp ağır yaralanıyor. Ludinina çığlık atarak düşerken alt çenesini çarpıp dilini kopartmış olmalı.
    Kolevatov çaresizlik içinde yardım etmek amacı ile etraftan dallar toplayıp üzerlerine örtmeye çalışıyor. Yardım almak için tekrar ateşin olduğu ağaca geri dönüyor. Ama arkadaşlarını donmuş, ateşi sönmüş vaziyette buluyor. Kriveşenkonun pantolonunu çıkarıp geri dönüyor ve hala yaşadığını gördüğü Ludininaya giydiriyor. Durumun umutsuz olduğunu görüp o da orada donup kalıyor.
    Olay, Sherlock Holmes ya da Agatha Christienin karmaşık polisiye romanları gibi. Olayı bu kadar karmaşık hale getiren de kişilerin olay her ne ise sonrasında verdikleri inanılmaz hayatta kalma mücadelesidir..

    Beğen

    • Mete dedi ki:

      Son bir ekleme.
      Çukurda bulunanların giysilerinde homojen olmayan radyoaktivite saptanmış. Bu cesetler Mayıs ayında karların erimeye başlaması ile akarsuyun içinde bulunmuş. Muhtemelen suda radyoaktif kirlenme olmalı. Malum soğuk savaş ve bölge Baykonur ile nükleere denemelerin yapıldığı Novaya-Zemblya adaları arasında.

      Beğen

    • Seawolfmete dedi ki:

      Merhaba,

      Pek çok senaryo üretilebilir ve üretiliyor da. Ancak hepsi de senaryo olarak kalacak. Çünkü artık gerçeği öğrenme şansımız yok. Ancak ben de olayın bir dağcılık faciası olduğunu düşünüyorum. Cevaplar sizin yaptığınız gibi bu çerçeve de aranmalı. Uzaylılarda değil.

      Beğen

    • Berkay dedi ki:

      Abi mükemmel , gerçeği Allahtan başka kimse bilemez ama senin yazın herşeyi açıklıyor hakimsin çoğu şeye konu ile ilgili ama tek kafama takılan KGB neden olayı geçiştirdi , araştırılmasını istemedi tek uymayan sey bu

      Beğen

  5. metin efgamet dedi ki:

    Uzaylıların varlığı dünyayı ziyaretleri zerre kadar aklı olan birinin bile inkar edemeyeceği bir gerçek.Ancak burafa uzaylıların bir ilgisi olduğunu sanmıyorum.çığ düşme ihtimslide çok zayıf çünkü çadırlar karın üstünde bulunmuş dahada önemlisi kadın dağcının gözleti çıkarılmış bu çığ kaynaklı olmadığını göstermek için yeterli bence.serseri sapık canilerin yaptığı bir il gibi görünüyor.yerli yada rus olmasının bir önemi yok.

    Beğen

  6. irem dedi ki:

    Benim aklıma daha çok KGB ve çığ teorisi yatıyor. Ama wikipedia’dan okuduğumkadarıyla Ludinina’nın gözleri yok, dudağı kesik yani yok ve dili kopmuş. Garip.

    Beğen

Yorum bırakın